7.4 C
İstanbul
26 Aralık 2024, Perşembe
Kızılay Web Banner 728X090

TCMB Başkanı Karahan’dan sıkı para politikası vurgusu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Dr. Fatih Karahan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Aralık Meclis Toplantısı’nda konuşma yaptı.

Karahan, konuşmasında şunları söyledi:

“Dezenflasyon sürecimiz devam ediyor. Tüketici enflasyonu ekim ayında yüzde 48,6 oranına gerileyerek, mayıs ayındaki tepe noktasına kıyasla önemli miktarda düştü. Yıl sonunda enflasyonun yüzde 44’e düşmesini bekliyoruz.

Enflasyonun ana eğilimi öngördüğümüzden yavaş olsa da iyileşiyor. Bu gelişmede düşük seyreden temel mal enflasyonu yanında iyileşme sinyallerinin belirginleştiği hizmetler sektörü enflasyonu da rol oynuyor.

Yaz aylarında baz etkisi ile hızlı düşen enflasyon, önümüzdeki dönemde aylık enflasyondaki iyileşmeyle düşmeye devam edecek

2025 yılı sonunda ise enflasyonu yüzde 21 ’e indirmeyi hedefliyoruz.

Makroekonomik göstergeler dezenflasyon süreciyle uyumlu ilerliyor.

Temel mal enflasyonu düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklüyor.

Hizmet enflasyonunda iyileşmeye dair sinyaller ise belirginleş iyor. Kira dışındaki kısımda daha belirgin olmak üzere, kademeli bir iyileşme izliyoruz.

Öte yandan, çekirdek dışında kalan gruplara baktığımızda, üçüncü çeyrekte enerji fiyat artışının güçlendiğini gö rdük Bu gelişmede, yönetilen enerji kalemlerindeki fiyat gelişmelerinin yanı sıra maktu vergi güncellemelerinin etkileri öne çıktı.

Gıda tarafında ise üçüncü çeyrekteki iyileş menin ar d ından, geçici arz koşullarına bağlı olarak işlenmemiş gıda grubunda ekim ayında yüksek fiyat artışları gördük Bu görünüm kasım ayında da devam ediyor. Diğer taraftan, taze meyve ve sebze dışındaki gıda enflasyonu daha düşük seyrediyor.

Hizmet enflasyonuna daha yakından bakacak olursak, üçüncü çeyrekteki yüksek seyir, dönemsel fiyatlama ile geçmişe endeksleme davranışı güçlü olan ve fiyat artış sınırl amalarına tabi olan kira ve eğitim öncülüğünde sürdü.

Üçüncü çeyrekte hizmet enflasyonu üzerinde okula dönüş etkisi belirgin oldu. Okula dönüşün tamamlanmasıyla, bahsi geçen gruplarda göreli fiyat uyarlaması büyük ölçüde tamamlandı.

Hizmet fiyatları dinamiklerine kira ve kira dışı şeklinde bakmanın daha sağlıklı olduğunu değerlendiriyoruz.

Kiralar; deprem, kentsel dönüşüm, kira artış sınırlaması gibi nedenlerle, diğer hizmet kalemlerinden ayrı ele alınması gereken, yapısal boyutu da olan bir husus.

Bu saydığımız nedenlerle kira enflasyonundaki ataletin öngörülerimizden yüksek olduğunu değerlendirmekle beraber, kira hariç hizmetlerin daha belirgin yava şladığını görüyoruz.

Kasım ayına ilişkin perakende ödeme sisteminden elde edilen öncü göstergeler, son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ediyor.

Para politikasındaki kararlı duruşumuz; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğili mini düşürmeye devam edecek.

Ayrıca, m aliye politikasının artan eşgüdümü nün de bu sürece önemli katkı sağlayaca ğını değerlendiriyoruz

Yılın ikinci çeyreğinde, yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısı belirgin olarak azalırken, net ihracatın büyümeye pozitif katkısı sürdü.

Bu dönemde, yurt içi talep büyümeye 1,2 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşti.

Böylelikle, büyümedeki talep kompozisyonu daha dengeli bir görünüm sergiledi.

Cuma günü açıklanacak üçüncü çeyrek verilerinde de bu görünümün sürmesini bekliyoruz.

Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepte ılımlı seyrin devam ettiğini gösteriyor.

Bu dönemde, perakende satış lar bir önceki çeyreğe kıyasla bir miktar arttı.

Bununla birlikte, perakende satış lara daha detaylı baktığımızda, altın hariç ar tışın daha ılımlı olduğunu görüyoruz.

Hizmet üretim endeksi de iç talepte dengelenmeye işaret ediyor.

Bu göstergelerin yanı sıra, firma görüşmelerinden elde ettiğimiz bilgi ler de iç talepteki yavaşlamayı teyit ediyor.

Dördüncü çeyreğe ilişkin talep göstergeleri, talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini ima ediyor.

Farklı yöntemlerle hesapladığımız gösterg eler, üçüncü çeyrekte gerileyen çıktı açığının dördüncü çeyrekte de azalmaya devam ederek negatif düzeylere geldiğini gösteriyor.

Bu noktada altını çizmek isterim ki; sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme sürecek Önümüzdeki dönemde nega tif düzeyler de gerçekleşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacak.

İç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz.

Son dönemde altın ve enerji hariç bakıldığında ihracat gücünü korurken, ithalat ılımlı seyretmekte.

Önümüzdeki dönemde benzer eğilimlerin süreceğini öngörüyoruz.

Enflasyon beklentilerinin seyri, dezenflasyonun hızı ve maliyeti açısından önem arz ediyor Sıkı para politikası duruşumuzla, beklentilerin dezenflasyon sürecine katkı verecek şekilde oluşmasını sağlamakta kararlıyız.

Piyasa katılımcılarının beklentileri görece daha düşük seviyelerde seyrediyor.

Hanehalkı nın ve f iyat yapıcı konum u ndaki r eel sektör ün enflasyon beklentilerinde ki iyileşme de devam ediyor.

Para politikasındaki kararlı duruşumuz yanında m anşet enflasyondaki düşüş ün de etkisi ile beklenti lerdeki iyileşmenin devam etmesini bekliyoruz

Üretici enflasyonu ana eğilimi ılımlı seyrini koruyor. Ekim ayı itibarıyla imalat sanayi enflasyonunun ana eğilimi yıllıklandırıldığında yüzde 19,7 i le halihazırda yüzde 32 olan yıllık üretici enflasyonunun önemli ölçüde altında seyrediyor.

Dolayısıyla, tüketici enflasyonu üzerinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar zayıflıyor. Bu durum, TÜFE’deki mal enflasyonuna olumlu yansıyor.

Sanayi firmalarının fiyatlama davranışlarında net bir iyileşme gö rdük

İmalat sanayinde yurt içi satış fiyat beklentileri incelendiğinde, gerek yurt içi talepte, gerekse birim maliyetinde artış bekleyen firmalar arasında fiyat arttırmayı planlayanların oran ı gerileme eğiliminde

Mart ayında yüzde 50’ye çıkardığımız politika faizini sekiz aydır sabit tutuyoruz.

Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz.

Bu doğrultuda, politika faizinin seviyesini, enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentilerini göz önünde bulundurarak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirleyeceğiz.

Sıkı parasal duruşumuzu desteklemek üzere kullandığımız makroihtiyati tedbirleri üç ana grupta özetleyebiliriz:

Bunlardan ilki TL mevduatın payını artırmak ve KKM’yi kademeli olarak azaltmak amacıyla aldığımız tedbirler Ağustos, eylül ve kasım aylarında bu düzenlemelerde güncellemeler yaptık.

Takdir edersiniz ki dolarizasyonun yüksek ol duğu bir ekonomide para politikasının etkinliği düşük oluyor. Bu nedenle bir taraftan sıkılaşma yaparken bir taraftan da aktarım mekanizmasını güçlendirmek için TL mevduatın payını artıracak makroihtiyati önlemler aldık.

İkinci kategoride TL ve YP kredilere yönelik getirdiğimiz aylık büyüme sınırları bulunuyor. Bu sınırlamalarla kredi talebindeki dalgalanmaların önüne geçtik.

Üçüncü olarak da likidite yönetimine ilişkin attığımız adımlar bulunuyor Dönemsel olarak ortaya çıkan likidite fazlasını zorunlu karşılıklar ve diğer araçlarımızı kullanarak sterilize ediyoruz.

Türk lirası ticari kredi büyümesi aylık büyüme sınırları ve kredi talebiyle uyumlu hareket ediyor Enflasyon beklentilerindeki iyileşme de kredilerdeki ılımlı eğilimde rol oynuyor.

Yabancı para cinsi krediler tarafında ise mayıs ayında getirdiğimiz aylık büyüme sınırını, temmuz ayında düşürdük.

Bu sınırlamaların etkisiyle yabancı para kredilerdeki büyüme, hedeflerle uyumlu bir patikada seyrediyor

Türk lirası ticari kredi büyüme sine bakıldığında KOBİ kredileri ekim ayında artarken, alternatif finansman imkanlarını da kullanabilen büyük firma kredilerinde daha zayıf bir görünüm izliyoruz.

Yabancı para ticari kredi tarafında artışın devam ettiğini görüyoruz.

Son yıllarda önemli uygulama değişiklikleri ile reeskont kredilerinin etkinliğini artırarak daha fazla sayıda firmaya reeskont kredisi kullandırdık.

Günlük reeskont kredi limitleri ni kademeli olarak arttırarak finansmanı daha erişilebilir hale getirdik.

2018 yılı sonunda 2.100 olan reeskont kullanan firma sayısı 2024 yılı kasım ayında 8.000’e yaklaştı.

KOBİ’lerin bu firmalar içerisindeki payı ise bu dönemde yüzde 38’den yüzde 83’e yükseldi.

KKM bakiyesi azalmakta, Türk lirası mevduatın payı artmaktadır. ? Kararlılıkla sürdürdüğümüz sıkı parasal duruşumuz ve KKM bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilginin ve güvenin arttığını görüyoruz.

2023 Ağustos ayında 140 milyar doların üzerine çıkan KKM hesapları kasım ayının ortasında 38 milyar dolar seviyesine geriledi. Vadesi dolan KKM hesaplarından TL’ye geçiş oranları yıl başında yüzde 10’lu seviyelerdeyken son dönemde yüzde 25 ler civarında.

Bu dönemde KKM hesaplarının toplam içindeki payı yüzde 26 ’dan yüzde 7’nin altına geriledi.

Türk lirası mevduatın payı ise aynı tarihlerde yüzde 32 ’den yüzde 5 8’e yükseldi.

KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve merkez bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor.

Son dönemde, küresel piyasalarda risk iştahı dalgalı bir seyir izlemekle birlikte gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışları gözlenirken Türkiye’ye yönelik portföy akımları görece da ha olumlu seyretti.

Son dönemde, yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveni arttı V e bu durum rezervlere olumlu yansıdı.

26 Mayıs 2023 ile 22 Kasım 2024 tarihleri aras ında, brüt rezervler 58,2 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 102,3 milyar dolar iyileşti.

22 Kasım itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 156 milyar doların üzerine çıktı. Swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde 41,8 milyar dolara yükseldi.

Sıkı para politikası duruşumuz, rezervleri mizin güçlenmesini sağlayarak Türkiye’ye yönelik risk algısı nı iyileştiriyor.

Geçtiğimiz yılın mayıs ayından itibaren Türkiye’nin risk primi ve borçlanma maliyet ler i önemli derecede düşüş gösterdi.

Gerileyen risk primi ve borçlanma ma liyetleri reel sektörün yurt dışından daha uygun koşullarda borçlanmasını kolaylaştırıyor.

Sıkı para politikası duruşumuz, küresel piyasalardaki oynaklıkların ülke risk primine olumsuz etkilerini sınırlıyor.

Dezenflasyon süreci devam ediyor. Önümüzdeki dönemde makroekonomik görünüm dezenflasyon sürecine destek ver meye devam edecek.

Bu kapsamda, talep koşulları, beklenti ler ve fiyatlama davranış ları Türk lirasına artan güven ve maliye politikası nın artan eşgüdümü gibi unsurlar belirleyici olacak.

Dezenflasyon sürecinde, enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşür mek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Bir kez daha altını çizmek isterim ki; fiyat istikrarı sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşuldur.Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
3,913TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles